Günümüzün en önemli sağlık problemlerinden biri şüphesiz
kilo fazlalıklarımızdır. Bütün tıp otoriteleri kilo fazlalığının iç organları
ilgilendiren belli başlı hastalıklarda en önemli etkenlerden bir olduğu
konusunda kuşkusuz aynı görüşü paylaşmaktadırlar. Hastalığın tedavisi için
başvuran hastalarına yazacakları reçete ile birlikte en başta önerdikleri de
fazla kiloların atılmasıdır.
Genellikle kilosu fazla olan vatandaş bu fazlalığın
kendisine ne kadar yük olduğunu, hayatını ve sağlığını ne derecede olumsuz
etkilediğini bilmekle beraber bu fazlalıklardan kurtulmayı kolaylıkla
başaramamaktadır. Kabul etmek gerek ki; olay kısa dönemde halledilecek yapıda
değildir. Çünkü kilo vermenin zorluğu olayın uzun zamanda oluşmasından ileri
gelmektedir. Vücudumuzdaki kilo fazlalıkları, gün be gün, gram gram artarak
aylar ve hatta yıllar boyunca devam ederek oluştuğu için bu kilolardan
kurtulmanın da aynı süreç çerçevesinde ve oldukça uzun bir müddet sonunda
mümkün olabileceği gayet tabiidir. Bir ayda artan kilo şüphesiz bir haftada
verilemez. Olayın doğasında bu yatmaktadır. İnsanoğlu olarak bizler bu süreci
göze alıp ısrarlı ve disiplinli bir program ile konuya sahip çıkmadığımız için
ekseri ahvalde ümidimiz kırılmakta ve başarısız olmaktayız.
İşte bu makalemizin amacı da kilo verme azminde olan ve
spora olumlu bakan sporsever vatandaşlarla dağarcığımızdaki bazı bilgileri
paylaşmaktır.
Vücutta Yağ Depolanması
Yaşam için gerekli enerji, yediğimiz besinlerden üretilir (protein, karbonhidrat ve yağlar). Yediğimiz enerji kaynağı besinler ya hemen enerji olarak tüketilir veya ileride kullanılmak üzere vücut yağı veya glikojen olarak depolanır. Ancak tüketme veya depolama işlemi her besin gurubu için aynı yöntem ve aynı oranda oluşmaz. Şöyle ki;
Yaşam için gerekli enerji, yediğimiz besinlerden üretilir (protein, karbonhidrat ve yağlar). Yediğimiz enerji kaynağı besinler ya hemen enerji olarak tüketilir veya ileride kullanılmak üzere vücut yağı veya glikojen olarak depolanır. Ancak tüketme veya depolama işlemi her besin gurubu için aynı yöntem ve aynı oranda oluşmaz. Şöyle ki;
Proteinler
Evvela adalelerin ve sair iç organların protein ihtiyacını
karşılar, geri kalanı o andaki enerji ihtiyacı için kullanılır ve pek azı da
vücut yağı olarak yağ hücrelerinde depolanır.
Karbonhidratlar
Derhâl tüketime çok elverişli olduğu için beyin ve kasların
o andaki mevcut enerji ihtiyacında tüketilir. Hemen tüketilmeyenler karaciğerde
ve kaslarda glikojen depolarının takviyesinde kullanılır. Karbonhidratların pek
az kısmı yağa dönüşür. Karbonhidratın yağa dönüşmesi de oldukça randımansız ve
verimsizdir ama sonuçta fazlası yağ olarak depolanır.
Yağlar
Enerji üretimi için kullanılır, sindirim sisteminde derhâl
yağ hücrelerine gider. Gayet randımanlı ve hiç kayba uğramadan vücut yağına
dönüşür. Enerji olarak kullanılmayan kısmı yağ hücrelerinde kalır ve depolanır.
Diğer bir ifade ile hemen kullanılmayan yağ otomatikman yağ hücrelerinde depolanır.
Tüketilen yağ üretilen enerjiye yetmediği takdirde daha önceden hücrelerde
depolanmış olan stoktaki vücut yağları geriye döner ve enerji üretiminde
kullanılır.
Vücut yağlarının depolanmasından oluşan fazlalıklardan,
diğer bir ifade ile fazla kilolardan kurtulmanın kilit noktası işte bu aşamada
en çarpıcı şekilde kendini ortaya koymaktadır. Kısaca; üretilen enerjiden daha
az enerji kaynağı tüketilmelidir ki vücuttaki yağ deposu hücrelerden geriye
dönüp enerji oluşturarak vücuttan atılmış olsun.